Karalos Koyu
Kekova adasının Akdeniz’e bakan dış tarafında şekli şemali ve vahşi coğrafyası ile inanması gerçek zorluk yaratan bir koy vardır. Karalos… Kendine has bir yerdir burası. Renkler, coğrafi yapısı, bakirliği çok güzeldir. Koya girince iskeleye sonra bir daha iskeleye ve sonunda sancağa döndüğünüzde dışarıda hava ne olursa olsun kıpırdamayan bir su üzerinde mıh gibi durursunuz.
Koyda arası 20 metre olan iki kara arası v şeklinde bir derinlik vardır. Kumsal yok. Ağaçlar küçük makiler. Her taraf sivri ve delik deşik kayalıklar.
Sanki gündüz turkuaz rengi kendine seçmiş bu koy hava kararsa da rengini bırakmak istemiyor gibidir. Karanlık tam çökene kadar turkuaz Karalos inatla ışıldar gözünüze. Dolunay gökteyse kalınacak en güzel koylardandır Karalos. Tüm gece hiç dinmeyen baykuş sesleri ile gerçek bir bakir coğrafyanın kollarında kaldığınızı hissedersiniz.
Makilik sırtlarda ağaç olmasa da kayalar üzerinde baba olmasa da rahatlıkla koltuk halatlarını bağlayabilirsiniz çünkü kayalarda onlarca delik ve çıkıntı vardır. Kayalar üzerinde siyah küçük tespih böceğine benzer böcek kolonilerinin sizi ve halatınızı gördüğünüzdeki kaçışları bu böceklerin muhtemelen çil olduğunu zannettirir. Ama yavrusu. Çil yavrusu.
Antalya’dan Fethiye istikametine giderken Kekova’nın iç koylarının kalabalığına girmek istemiyorsanız Karalos biçilmiş kaftandır.